Haber

Sürdürülebilir Markalar Konferansı “Yerel olanı Canlandırmak” Temasıyla Başladı

Sürdürülebilir markaların en büyük buluşması Sustainable Brands Türkiye’nin bu yıl “Yerelde Yenilenmek” temasıyla düzenlediği Sürdürülebilir Markalar Konferansı’nda iş dünyası buluştu. Konferansta global konuşmacıların yanı sıra Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin pazarlama, marka, bağlantı ve sürdürülebilirlik profesyonelleri ve bağımsız uzmanları da sürdürülebilirliğe yönelik hedeflerini ve Türkiye’de yapılan çalışma örneklerini paylaştı. 12-14 Eylül tarihleri ​​arasında sürecek olan üç günlük konferansın ilk günü Mandarin Oriental Bosphorus Hotel’de yüz yüze gerçekleştirilecek, ikinci ve üçüncü gün programları ise online olarak gerçekleştirilecek.

 

Sürdürülebilir Markalar (SB) Türkiye’nin, sürdürülebilir ve kendini yenileyen iş dünyasının gücünü ortaya çıkararak yeterli büyümenin yolunu yeniden tanımlamak amacıyla bu yıl düzenlediği 11. Sürdürülebilir Markalar Konferansı, ‘Yerelde Yenilenmek’ temasıyla başladı.

12-13 ve 14 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek konferansın ilk günü Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin pazarlama, marka, irtibat ve sürdürülebilirlik profesyonellerinin yüz yüze katılımıyla gerçekleşirken, Uluslararası ve Türk iş dünyasının konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte katılımcılar büyük ilgi gördü.

‘Sürdürülebilirlik artık bir zorunluluk’ diyen Sustainable Brands Türkiye Ülke Müdürü Semra Sevinç, açılış konuşmasında bu dönüşümün nasıl mümkün olabileceğini, şirketlerin değiştirmesi gereken stratejileri ve değişen tüketici beklentilerini katılımcılara anlattı. Günümüz dünyasında çok önemli risklerle karşı karşıya olduğumuzu belirten Sevinç, “Bir yanda iklim krizi, diğer yanda ekonomik kriz… Bunların hepsini kurumların yönetmesi gerekiyor. Bu krizleri yönetemezseniz kurumunuzu geleceğe taşıyamazsınız. Bu açıdan baktığımızda şirketlerin sürdürülebilirlik odaklı yani iyi bir büyüme sağlayabilmek için stratejilerini değiştirmeleri gerekiyor. İster KOBİ ister büyük kuruluş olsun, artık bu değişikliği yapmaları zorunlu hale geldi. söz konusu. Bu konuda iş birliği ve pozitif iletişimin en önemli iki konu olduğunu belirten Sevinç, “Yeşil anlaşma gibi uluslararası işbirlikleri, hem ülkelerin hem de kıtaların sürdürülebilirlik odaklı hedeflere birlikte ulaşmasını sağlıyor. “Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin 17’nci maddesi olan iş birliği hem yerel hem de küresel anlamda en önemli hedeflerden biridir” dedi.

Sürdürülebilir Markalar Türkiye Danışma Konseyi Üyesi ve Goodvertising Reklam Ajansı Kurucusu ve Kreatif Müdürü Thomas Kolster, “Hemen Harekete Geçin: Yereli Canlandırın!” dedi. başlıklı konuşmasında acilen bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu belirterek, markaların karbon ayak izini nasıl azaltabilecekleri ve daha az karbon ayak izi yaratan markaların nasıl oluşturulabileceği konusunda dünyanın dört bir yanından örnekler paylaştı. Markaların artık dönüşümsel olması gerektiğini belirten Kolster, bunun için tüketicilere bağlantı çalışmalarında ilham vermeleri ve onları harekete geçirmeleri gerektiğini belirtti.

Konferansta global konuşmacıların yanı sıra pazarlama, marka, bağlantı ve sürdürülebilirlik profesyonelleri ve bağımsız uzmanlar, tüketicilerin sürdürülebilirliğe yaklaşımlarından markaların sürdürülebilirlik strateji ve uygulamalarına kadar pek çok konudaki çalışmalarından ve gelecek hedeflerinden örnekler paylaştı.

Bu bağlamda “Yeşil Pazarlama Mücadelesi: Sistemleri Yeniden Düşünmek ve Toplumun Temelini Harekete Geçirmek” başlıklı oturumda konuşan Yeşil Pazarlama kitabının yazarı ve marka stratejisti John Grant, sürdürülebilirlik için oluşturduğu altı ilkeyi katılımcılarla paylaştı. Mevcut durumda sürdürülebilirlik için dünya çapında hedefler belirlendiğini belirten Grant, durumu bir sağlık sorununa benzeterek, “Küçük sorunlarınız varsa ilaçlarla düzeltebilirsiniz ama büyük bir sağlık sorununuz varsa ihtiyacınız var” dedi. tüm yaşam tarzınızı değiştirmek için. Sürdürülebilirlik için tüm dünyanın sistemsel bir değişime uğraması gerekiyor. Bir sorunu çözdüğünüzde başka bir sorunun ortaya çıkmasına neden olabilirsiniz. Bu yüzden tüm sorunları birlikte düşünüp, hep birlikte çözecek sistemsel bir değişime ihtiyacımız var.” söz konusu. Sistemi çalıştırmanın file binmeye benzediğini belirten Grant, şöyle konuştu: “File bindiğinizi sanıyorsunuz ama fil aslında istediği yere gider. Fili istediğiniz yere götürebilmek için onu yiyecekle ya da onu çeken başka bir şeyle motive etmeniz gerekir. “Tüketicileri motive etmemiz gerekiyor ki sürdürülebilirlik konusunda bilinçlensinler ve davranışlarını değiştirsinler.” Şu şekilde konuştu:

Ipsos’un yürüttüğü ve Türkiye’de sürdürülebilir yaşam davranışlarını inceleyen “Sosyo-Kültürel Trend Araştırması 2023” sonuçlarının açıklandığı konferansta, Türkiye’de tüketicilerin sürdürülebilirlik yaklaşımına ilişkin bilgiler de paylaşıldı. Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin yüzde 39’unun “markaların müşterilerinin refahını önemsediğini” düşündüğünü belirten Ipsos CCO Yasemin İtina Gürelli, tüketicilerin yüzde 65’inin daha sürdürülebilir olmak için ne yapması gerektiğini bilmediğini belirtti. Türkiye’de tüketicilerin yüzde 51’inin sürdürülebilirlik kelimesinin ne anlama geldiğini bilmediğini vurgulayan Gürelli, “Tüketiciye liderlik edecek birine ihtiyaç var. Markaların tüketici davranışlarını değiştirmesi ve farkındalığı artırması gerekiyor. “Ancak tüketicilerin yüzde 60’ının sürdürülebilir bir dünya için bireysel harekete geçme konusunda ‘umutlu’ olması bizim için de umut verici bir sonuç.” söz konusu. Türkiye’nin mikro aksiyon puanlarına değinen Gürelli, tüketicilerin tasarruf konusunda oldukça bilinçli olduklarını ve bu konularda harekete geçtiklerini belirtirken, bitki bazlı beslenme ve sosyal konularda puanların düşük olduğunu vurguladı. Ancak Gürelli, sosyal konulardaki puanların geçen yıla göre yükselişte olduğunu, bu durumun umut verici olduğunu belirtti.

“Karbon Ayak İzini Son Tüketiciye Nasıl Anlatırız?” başlıklı panelde konuşan P&G Ev Bakım Kategorisi Marka Müdürü Merve Yeşil Fazlı, Türkiye, Kafkaslar ve Orta Asya’dan (CCAR) sorumlu, şunları söyledi: “P&G olarak, dünyaya değer katmamızı sağlayan inovasyon gücümüzle sürdürülebilirlik odaklı ürünler geliştiriyoruz. her gün milyarlarca insanın hayatı. Fairy ve Ariel markalarımızın kısa döngülerde ve hatta soğuk suda bile etkili olan formülleri sayesinde günlük hayatımızda yarattığımız karbon ayak izini önemli ölçüde azaltmak mümkün. “Ön yıkama yapmayın”, “kısa programa geçin”, “soğuk suya geçin” diyerek iklim dostu alışkanlıkların önünü açıyor ve kaynaklarımızı korumanın değerini anlatıyoruz. Bulaşık yıkamayla ilgili karbon ayak izinin büyük kısmı suyun ısıtılmasından kaynaklanmaktadır. “Bunu ortadan kaldırabilirsek, karbon ayak izinin çoğunu ortadan kaldırabiliriz.” Sanki konuşuyordu.

“Hayata Tutunmanın Sihirli Formülü: Güvenli Bağlanma” konulu panelde konuşan Hayat Bebek Bakımı Kategorisi Global Pazarlama Müdürü Hayal Dilara Dinç ve Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Bayhan, “Hayat” hakkında bilgi verdi. Bağım Güvenli Bağlanma Programı”. Molfix markası olarak 5 yıl önce başlattıkları Hayat Bağım Sadık Bağlanma Programı hakkında bilgi veren Dinç, “Program prematüre (yani prematüre) ve sağlıksız bebeklerin hayata sevgi ile bağlanabileceğini vurgulayarak güvenli bağlanmanın önemini vurguluyor. Anne ile bebek arasındaki bağlanma ve annelerin bebeğin gelişimine ilişkin farkındalıkları. Hayat Bağı projemizi her yıl 10 ildeki kamu hastanelerinin anne konukevleri ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yürütüyoruz. “Verdiğimiz seminerlerle ‘güvenli bağlanma’, ‘prematüre bebeklerin gelişimi’ ve ‘evde bakım’ konularında farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. söz konusu. Hayat Bağım İnançlı Bağlanma Programı ile bebeklerin gelişimini ve inançlı bağlanmasını desteklediklerini ve annelerin bilinçlendirilmesi için çalıştıklarını belirten Prof. bebekleri eğitmek ve ebe ve hemşirelerle seminerler düzenlemek. “Bu sayede ailelerin bebekleriyle güçlü bir bağ kurmasını ve gelişimlerini takip etmesini sağlıyoruz ve yenidoğan yoğun bakım ünitesinde sağlık profesyonelleri ile iletişim halinde aile merkezli gelişimsel bakım oluşturmaya çalışıyoruz.” Sanki konuşuyordu.

“Sürdürülebilir Gıdanın Geleceğine Süper Yolculuk” başlıklı programda konuşan Kerevitaş CMO Gülizar Öcal ile yemek yazarı ve TV sunucusu Refika Birgül, sürdürülebilirlik çalışmalarında gıda israfının önemine değindi. Toplama ve hasat sırasında 100 kilo gıdanın 34 kilosunun kaybolduğunu, 33 kilosunun da evlere ulaştığında atık haline geldiğini belirten Öcal, “Kerevitaş olarak oluşturduğumuz sistemle 100 kilo gıdada sadece 6 kilo atık oluşuyor. yiyecek. Bu nedenle yüzde 90 sözleşmeli tarım yapıyoruz ve çiftçilerimizle bir aile gibi çalışıyoruz. Bunun için Tarımsal Ekip Desteği sağlıyoruz. Kullandığımız sistemlerle su kullanımını yüzde 70 oranında azalttık. Yılda yaklaşık 37 milyon ton su tasarrufu sağlıyoruz. Tarımsal atıklar 20 bin büyükbaş hayvanın besisi olarak kullanılıyor. “Teknolojik Hasat Makinesi ile tarladaki mahsüllerimizi kayıpsız ayırıyoruz.” Sanki konuşuyordu.

“Markaların Geleceği Yaratma Gücü” başlıklı panelde konuşan L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, sürdürülebilirlik stratejilerini “dünyayı harekete geçiren güzellik” sloganıyla hayata geçirdiklerini belirterek, “En büyük fark, Loreal’in gelecek için yaptığı şey kapsayıcılıktır: “Marka olarak sadece kendi eylemlerimizden değil, aynı zamanda herkesin eylemlerinden de sorumluyuz.” Toplumsal fayda için süreklilik unsuruyla hareket ettiklerini vurgulayan Gökçen, “20 yıldır sürdürdüğümüz Bilimde Kadın projemiz bunun bir örneği. Öte yandan tüm markalarımızı da faaliyete geçirdik” dedi. Deprem bölgesine verdiğimiz destekte, sadece fiziksel destek sağlamakla kalmayıp, Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte çalışarak sürdürülebilir yaşamın desteklenmesi amacıyla güneş panelleri ile yenilenebilir enerji kaynakları oluşturduk ve deniz suyunun arıtılması konusunda çalışmalar gerçekleştirdik. ve maddi destek sağladık. Çocuklara da destek sağladık. “Deprem bölgesinde çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz.” Sanki konuşuyordu.

“Markaların Geleceği Yaratma Gücü” başlıklı oturumda konuşan Borusan Lojistik eTA Genel Müdür Yardımcısı, klasik lojistik sektörünü daha verimli ve yeni nesil hale getirme, iş modelini yeni nesle uyarlama misyonuna sahip olduklarını belirtti. Emre Yavaşoğlu, “Bir teknoloji şirketi olarak sektördeki en iyi müşteri deneyimini yaşatma hedefiyle faaliyetlerimizi yürütürken aynı zamanda paydaşlarımıza özel çözümler sunan dijital platformlar da geliştiriyoruz. Borusan Lojistik olarak bu gücümüze güç kattık.” 2022 yılındaki yatırımımızın yüzde 52’sini bilişim ve Ar-Ge projelerine ayırarak “Türkiye lojistik sektörünü geleceğe taşıma” konumumuzu ifade ettik.

“Temiz Gelecek “Yerel” Başlıyor” başlıklı oturumda konuşan CİF Marka Müdürü Nedim Can Serintürk, şunları söyledi: “Mevcut sorunlara çözüm bulmak için fark yaratma cesaretine sahip olmanın ve daha fazla sorumluluk almanın zamanı geldi. Dünyanın, insanlığın ve gezegenin sorunları! İnsanlara dokunacak, değerli bir amaç ile “Temiz Gelecek” yaratmanın zamanı geldi. Unilever Ev Bakım Kategorisi olarak gezegene iyi gelen ürünlerle yepyeni bir gelecek hayal ediyoruz. “Temiz Gelecek Vizyonumuz” doğrultusunda iyi performans gösteren ve ekonomik olan, değişimi önce kendimizden başlatarak toplumlara, dünyaya ve gezegene ulaşmayı hedefliyoruz.” Sanki konuşuyordu.

Konferans kapsamında Arya Kadın iş birliğinde “Cinsiyet Dengesine Odaklı Networking Toplantısı” ve Girişimciler, Yatırımcılar ve Kurumlar Etki Yatırımları için Buluşuyor etkinlikleri gerçekleştirildi.

“Yerelde Yenilenmek” temasıyla düzenlenen Sürdürülebilir Markalar Konferansı 2023, 13-14 Eylül tarihlerinde online olarak gerçekleştirilecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu